Şu dünyada kuşlara çok özenirim. Herkese, her şeye gökyüzünde süzülürken bakabilmek nasıl arzulanmasın ki. Akşamları pusulasız uçup, sabahları yine ait olduğum topraklara doğru süzülebilmeyi isterdim.
Fakat hangi kuş olmak istediğimi pek düşünmemişim, halbuki yarasa gibi bir kör kuş olmak da varmış. O zaman gökyüzünün o seyirliğine nasıl doyulur. Sülün gibi çok yakışıklı bir kuş da olabilirdim, fakat bu kez de sesimi duyunca kaçardınız. İşte o zaman kaknüs gibi kendi küllerimden çıkan kıvılcımla yanmak isteyebilirdim. Rakip olmak istemesem de kaknüs olmak isteyebilirdim, ve yahut sesim güzelce olacaksa karga gibi çirkin olmak göze alabilirdim. Papağan gibi çok konuşan ve ya horoz gibi vakitsiz öten bir kuş olmazdım galiba. Bilakis bir posta güvercini olup sırların aracısı olabilirdim, bir anka kadar renkli zarflarda taşırdım mektupları. Bülbül gibi de ah vah çekmezdim gülden ayrılınca, bilirdim tüm mektupların bende olduğunu. Ne olursa olsun, tüm kuşlar gibi, adım şiirlerde yer bulsun isterdim. Semada ahenkli raks edişlerini, şiirlerindeki ahenge ortak eden şairlere bir selam olsun.
Çağdaş Türk Şiirinde Kuşlar eseri de şairlerimizin mısralarında kuşlar uçan şiirlerini derleyen, değerli ve keyifle okuduğum bir eser. Okurken sanki ben de her kuşla beraber kanatlanıp her şair ile de farklı bir semaya göç ettim. Her kuşun kendine münhasır az veya çok bilinen ilginç özellikleriyle okuma hazzı vermek ile kalmayıp, aynı zamanda farklı ufuklar açan bilgilendirici bir eser. İçimde kuşlar uçuran yapıt için yazar Hasan Aktaş'a tüm emeklerinden ve kattıklarında ötürü teşekkürü borç bilirim.
Yorumlar
Yorum Gönder