Ana içeriğe atla

Ali Şeriati’nin Fatıma Fatımadır kitabı üzerine

 Dr. Ali Şeriati’nin Fatıma Fatıma’dır ve Kadın kitabı, keyifle okuduğum, sorgulamalara ve yeni ufuklara yol açan, bunun yanında öğretici tarafları bulunan da bir kitap. İsmi itibarı ile okunmadan önce kadınlara sesleniş gibi görünse de aslında Şeriati’nin yorumu ile İslam’ın sosyolojik yaklaşımlarına yer veriyor ve bunları tarihi ve günümüzü bağdaştıran yanları ve can alıcı örnekleri ile anlaşılır bir tarzda açıklıyor. Hz. Fatıma’yı ideal kadın olarak öne sürerken günümüz toplumunun kadın mefhumunun Şeriati’nin İslam adına öne sürdüğü idealden nasıl ayrıştığına değiniyor.

Kitap, çevirmenin Ali Şeriati’yi tanıtıcı önsözüyle başlıyor. Aslında, Ali Şeriati’nin hakkını teslim ederken, onun ‘Şia’ esintisi düşüncelerinin kendisini bağlamadığını belirterek bir nevi günah çıkarma merasimi yapılıyor. Bu önsözden sonra kitapta Ehl-i Sünnete küfre varan cümleler görsem şaşırmazdım fakat işin aslı Şeriati’nin yaklaşımı bu değildi. Zaten kitabın ekserisinin konusu da bu değildi, daha ziyade toplumbilimsel noktalara değinen bir kitap. Fakat Hz. Fatıma’nın hayatının anlatıldığı bölümlere istinaden bu notlar düşülmüş olmalı. Benim izlenimim ise, Şeriati her ne kadar bir İran’lı aynı zamanda bir Ali taraftarıda olsa bir çok ehli sünnet sahabinin de hakkını teslim ediyordu, ki bunlara Hz. Osman da dahil. Bu durum bana belli bir kesimi içindeki tüm mahlukat ile birlikte bir küfür zannında bırakmanın hadsizliğini gösteriyor. İşin özü hep algılarda empoze edildiği üzere bir Ehli Sünnet nefreti görmeyi bekliyordum, fakat bundan ziyade Ehl-i beyt sevgisini benim hissiyatım yer aldı.

Şeriati toplumları, insanı okuyuşunu çok üst düzeylerde okuyucusuna aktarıyor. Vefatının üzerinden 50 yakın geçmesine rağmen Şeriati’nin kendi çağında yaktığı fener bugüne ışık tutuyor, sanki bugünlerde yazılmış hissi uyandırıyor. Onun bahsettiği tüketici toplum ve sebep olması muhtemelen yıkımlar, onun o günlerden gördüğü gibi bugün çok daha şiddetli devam ediyor. Doğu toplumlarına bu tüketici toplumun nasıl özendirildiği ve bu toplumların içinde de oluşturulan burjuva sınıfı hayallerinin bugün nasıl da gerçekleştiği gerçeği ile yüzleşiyoruz. Şeriati’nin yorumu ile bu kesim Batı toplumlarının onlara gösterildiği yüzü ile, onları cennet bulutları üzerinde yüzen bir kesim olarak görüyorlar. Bu duyguların ezilmişliği kendilerini hiç olmayacak bir ispatlama yöntemine gidiyorlar: Tüketim. Neyi ne için tükettiğini dahi bilmeyen bu kesimin içine girebilmenin en kolay yolu ise cehalet içine bırakılmış kadınlar. Bu kesimin diğer bir sıfatı da Hz. Fatıma’nın izinden uzaklaşmış olmaları. Onlar sermaye sahiplerinin kullanıp fahiş ettiği kadınları Avrupa’nın gerçek yüzü olarak görüp, körüklenen cahillikleri yüzünden onlara giyimleri, tüketimleri nispetiyle nazar ediyorlar. Halbuki Şeriati, kapitalın hiçbir zaman Avrupa’nın görgülü ve alim kadınların böyle gözler önüne getirilmediğini, çünkü onların kendi yüce sermayelerinden de büyük olan sermayelerinin cehalet olduğunun farkındalar. Nüfuz ettikleri bu sonrada görme burjuvaların, kendilerini gösterecekleri tüketimden başka sergileyebilecekleri bir varlıkları yoktur. Okuyarak, gezerek, görerek paylaşacak bir şeyleri yoktur o nedenle ancak şatafatlı bir alışveriş merkezinde kaç poşetle çıktıklarından bahsedebilirler. Bir yere gittiklerinde dahi orada olamamanın verdiği ezilmişlik duygusunu barındırmadıklarını ispatlamayı amaçlarlar ve gezdikleri yerlerin tarihi, kültürel veya sanatsal önemi kavrayacak düzeyde olamazlar. ‘Gitmiş’ olmanın ve ‘gidebiliyor’ olmanın kıvancını dostlarıyla paylaşırlar ki günümüzde bu işi sosyal medya çok daha ileri düzeyde yerine getiriyor.

Şeriati bunları paylaşırken yola çıktığı prototip noktasını Hz. Fatıma olarak gösteriyor. Kadın geleceğin nesillerinin yetişmesinde ve doğal olarak da toplumun dinamiğini etkileyen bir başrol iken onun cahil bırakılıp tüketimin ve ifşanın ana odağı haline gelmesi, Şeriati tarafından Hz. Fatıma’dan insan olarak çok uzaklaşmış olmalarından da kaynaklanıyor. Bu nedenle biyografi diyebileceğim bir biçimde Hz. Fatıma’nın hayatı da anlatılıyor. Bu kısmın kitabın en akıcı kısmı olduğunu söylemeliyim. Bilgilendirici olmasının yanı sıra bir Şia bir alimin gözünden de o zamanın anlatısını dinlemek farklı bir bakış açısı sunuyor. Tabi burada ister istemez İslam toplumların arasında büyük ayrılıkların sebebi olan konulara değiniliyor da olsa esas olarak insan olarak Hz. Fatıma’yı ele alıyor. Onun çocukluğundan başlayarak annesi, babası ve sonunda eşi ile olan münasebetini işliyor. Bununla da kalmayıp bir kadın olarak Hz. Fatıma’nın o günki toplum içindeki konumunu da işliyor ve günümüzde cahillik üzerine inşa edilen bazı İslam toplumlarının, ondan ne kadar ayrı olduğu gösteriliyor. Hz. Fatıma’yı bir kız, bir anne, bir eş olarak tanımlamanın yetersiz olduğunu onun toplum içinde bir kimliği olduğunu belirttikten sonra Şeriati güzel bir biçimde noktalıyor, Fatıma Fatımadır.

Ali Şeriati’nin Fatıma Fatıma’dır kitabı günümüz toplumunun dinamiklerini anlamak için çok önem arz ediyor. Bununla birlikte günümüzün aksine kadının toplumca soyutlanmasını veya kendi kendini paha etmeyen mefhumlarla soyutlamaması gerektiği çok güzel aktarılıyor. Kendim de bir çok konuda fikir birliği içindeyim, hatta onun bilgeliğine yakışır biçimde bazı ufak düşünce esintilerimi dahi çok daha iyi ifade edip daha ileri götürdüğünü söylemeliyim. Her ne kadar kadınlara rehber olabilecek Hz. Fatıma’dan bahsediliyorsa da aslında kadın-erkek herkesin işine yarayacak bir kitap olduğunu söylemeliyim. Kitap yalnızca günümüz dünya penceresinden bakıldığında, özellikle yıkıcı düşünceler doğal konuma geldiği şu çağda, anlaşılması başka okumalar ile desteklenmemiş ise kolay olmayabilir. İslamın sosyolojik bakışını daha genel bir pencereyle ele alan Aliya Izzetbegoviç’in Doğu Batı Arası İslam kitabının olguların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayabileceği fikrindeyim. Günümüzün karanlık yüzlerinin farkına varılıp, anlaşılabilme düzeyine sahip olunduğunda şiddetle tavsiye ettiğim bir eser.

Taha Huzeyfe Aktaş
31/08/2024

Pasajlar

"Her din, her ekol, her hareket ve her devrim iki unsurdan meydana gelir. Akıl ve aşk. Biri aydınlatır diğeri harekete geçirir." s.16

"Bu aristokrat sınıfın oğulları ve kızları yıllarca plajlarda, diskolarda, gece kulüplerinde ve partilerde, Amerikan, Ingiliz, İsviçre ve Avusturya otellerinde para çarçur ederken; kendileri ve hanımları da yılda bir-iki kez, ağzına kadar dolu para keseleriyle Batı'ya giderek, geri kalmışlıklarını alışveriş merkezlerinde yaptıkları harcamalarla telafi etmeye çalışırlar." s.20

"Kapitalist sistemde günbegün artan tüketim oranı ve çeşitliğinin, burjuva ekonomik hayat tarzının ve tüketim kültürünün dayatılması bugün feryat eden açlığı ortaya çıkarmaktadır." s.98

"'Biz Kur'an'ı anlayamayız, Kur'an'ın yetmiş bâtını vardır, yetmiş bâtının da da yetmiş bâtını.?' Kur'an'ın akılla tefsir edilmesi yasaklanmıştır ve haramdır bahanesine sığınırlar. Bu nedenle dost kisvesi altında, Kur'an'ın lehine konuşuyormuş süsü vererek, halkı ondan uzaklaştırmak amacı güden, Kitab'ın anlaşılmasının çok zor olduğunu söyleyen düşmanlara Kur’an'ın kendisi tekrar tekrar söyle feryat etmektedir: 'Onlar hâlâ Kuranı gereği gibi düşünmeyecekler mi?...' (4/Nisa Suresi82)" s.100

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hollanda Seyahati - 1. Gün: Balk Yolu

Hollanda'ya geleli neredeyse 9 ay olmuştu ve yaşadığımız Amsterdam dışında yalnızca Rotterdam'a ve bir kaç yakın kasabaya kısa ziyaretlerimiz olmuştu. Avrupa maceramızda yeni bir tatil planlama zamanı gelmişti ve ilk olarak Hollanda'nın içini keşfetmenin iyi bir karar olacağına eşimle beraber karar verdik. Hollanda'nın biraz kuzeyinde kalan Giethoorn 'u ziyaret listemize eklemiştik bile. Burayı referans alarak bir planlama yaptım. Hollanda içerisinde şehirlerarası ulaşım için ilk tercih yöntem demiryolu. Fakat demiryolu taşımacılığı göreceli pahalı ve her yere direkt ulaşım mümkün olmayabiliyor. Bu nedenle, araba kiralama seçeneğine yöneldik. Bu sayede geçtiğimiz güzergahlardaki bir çok çekici Hollanda kasabasını da ziyaret edebilecektik. Üstelik tren ile seyahatin pahalılığı da göz önünde bulundurulduğunda araba kiralama her bakımda akıllı bir karar gibi duruyor. Almeere Poort Sahil Yolu Araba kiralamak için şehir içi kiralama şirketi olan ShareNow'u ilk olarak...

Hollanda Seyahati - 2. Gün: Giethoorn

  Balk 'ta uyandığımız ilk sabah ferah evimizde vakit geçirmeyi planlamıştık. Iki sabahımız olacaktı ve muhtemelen yarınkinde toplanma telaşı içerisinde olacağımızdan, bu sabah evin keyfini çıkarmalıydık. Yanımızda erzağımızı da getirmiştik ve ev sahipleri bize yöresel şekerli ekmek vermişlerdi. Hava da Hollanda'da pek rastlanmayan güzellikte idi. Kahvaltımızı hazırlayıp bahçeye indirdik. Bize dairelerini kiralayan Juridth & Jeroen da evlerinin önlerinde vakit geçiriyorlardı. Sıcak bir selamlaşmanın ardından biz kendi köşemize kurulduk. Getirdiğimiz hazır su böreğini de ısıtmıştık ve tabi ev sahiplerimize ikram etmesek olmazdı. Onlara su böreğini tanıttıktan sonra onlar da da memnuniyet ile aldılar. Sonrasında eve döndüğümüzde tabağı üzerinde bir teşekkür notu ile kapımızın önüne bırakmışlardı. Böylece onların dünki sıcak karşılamalarına biz de sıcak bir karşılık vermiş bulunduk. Giethoorn 'a uzanan kanal Kahvaltımızda da bahçede adeta piknik keyfi yaparken bir yandan d...