Bu blogumda, doğunun hem tarih, hem medeniyet hem de kültür cihetinde en önemli şehirlerinden olan Erzurum'a olan seyahatimizi anlatacağım. Bayburt'tan başlayan yolculuğumuz, bir gece Erzurum'da konaklamamızı, tarihi ve kültürel mirasları ziyaret edip kısa bir kayak heyecanı yapıp tekrar Bayburt'a dönmemizden oluşuyor. Seyahatimizin en eğlenceli vakitlerinden olan Bayburt'tan Erzurum'a gidiş yolu ile söze başlayalım.
Aylardan Aralık olması hasebiyle doğunun bu beldeleri aile ziyaretine geldiğimizden beri tamamen beyaza boyanmış bir vaziyetteydi. Güneşli günlerden istifade edip Bayburt'tan yola koyulduk. İlk olarak Kop Dağı'nı geçmemiz icap ediyordu. Gece burada tipiye yakalanmak istemediğimiz bir durum oluşturacağından bir gece konaklamalı ve daha rahat hareket edebileceğimiz bir plan yapmıştık. Gündüz gözüyle de tüm doğanın bir kar denizine dönüşmüş olmasını görmek, yolculuğumuza gerçekten muazzam bir seyir zevki katıyordu. Kop Dağ'ına Bayburt tarafından çıkarken tam zirveye varmadan solda kalan suyu güzel bir çeşme var ve evden çıkarken de bu çeşmeden bir su doldurmaya niyet etmiştik. Sonradan anladık, bir hikmeti varmış, dağı araba ile tırmanırken bulutların ve dağların yek bir renkten birbirine karışmasından da olacak çeşmeyi fark etmemişim. Zirveye geldiğimde bunu fark ettik ve bunun üzerine sağda durakladım. Bu bahaneyle hem manzarayı seyrediyor hem de çeşme zaten 100-200 metre aşağıda olduğundan geri çeşmeye dönmeyi konuşuyorduk. Geri dönmeye karar verdiğimiz anda üç tane afacan kafa birer birer önümüzdeki uçurumdan çıkıp manzara önünde bizi selamladılar. Bu üç köpek yavrusu bu kışta Kop Dağı'nın tepesinde merhamet duygumuzu kabarttılar. Bunun üzerine çeşmeye indikten sonra bu yavruların yanına tekrar gelelim diye konuştuk. İşte hikmet de oymuş ki çeşmeden tekrar. köpeklerin yanına giderken eşimin aklına yanımıza aldığımız yolluklar geldi. Döndüğümüzde yavruları onlarla besledik. Müthiş bir kompozisyon oluşturan bu yavruların bir beyaz, bir kumral biri ise kara idi. En ürkek olanı kara iken en insana yakın duranı da beyazdı. Bu ten rengi ve insana olan güven ilişkisi sanki beşer tabiatından onlara geçmiş gibiydi. Onlarla vakit geçirip, manzaranın keyfini çıkardık. Dönüşte de uğrayıp onlara biraz mama getirmeye karar verdik. İşte yolcuğumuz bu soğuk iklimdeki sıcak hikaye ile canlanmış oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder